25 Nisan 2011 Pazartesi

'Gönlüm'ün Hediyesi


Euroleague Son 16'da bitime 3 maç kala başta Mirsad olmak üzere takımda baş gösteren sakatlıklar rüya gibi başlayan Avrupa serüvenine kabus gibi bir son hazırlamıştı. Mart başında Avrupa'ya veda ettikten sonra da basketbol takımını sonuçlar dışında fazla takip etme fırsatım olmamıştı, ta ki dünkü Efes Pilsen maçına kadar. Aradan neredeyse iki ay geçmesine rağmen sakatlıklar peşimizi bırakmış değil. Neyse ki, Efes Pilsen de bizim oyunumuza ayak uydurdu da son çeyreğe kadar düşük tempoda seyreden maçı uzatmalara götürüp 8 kişiyle kazanabildik.

Kinsey sakatlığı nedeniyle maç kadrosunda yoktu. Sakatlar kervanına Jasikevicius da katılmış. Engin Atsür geçen hafta tekrar ameliyat olup sezonu kapattı. Mirsad ve Vidmar'ın son durumları nedir bilmiyorum ama onlar da ortalıkta yoklar. Neticede Efes maçında Ukic, Ömer ve Tomas'ın ortalama 40 dakika süre aldığı, Emir'in oyun kurucu pozisyonunda Ukic'in tek yardımcısı olduğu ve aslında en rahat bölgemiz olan pota altında Sean May'in rotasyonun tam göbeğine oturduğu bir Fenerbahçe izledik.

Kerem Gönlüm'ün bitime 5 saniye kala iki serbest atışı da kaçırıp eşitliği bozamaması maçın Fenerbahçe adına dönüm noktasıydı. Uzatmalarda iki hücum üst üste sayı bulunca Efes'in kalan süreyi diken üstünde oynaması bize yaradı. Hücumda Emir'in liderliğinde zor da olsa kazandık.

Efes'te Rakocevic ve Kerem Gönlüm dışardan etkili oldular. Biz de ise Ukic'in 19 sayı 11 ribaundu, Emir'in çoğu maçın son periyodu ve uzatmalarda gelen 10 sayı, 4 ribaund ve 5 asisti ve Oğuz'un pota altındaki en güvenilir oyuncu görüntüsünü vermesi dikkat çekiciydi. Bu sonuçla bitime 2 hafta kala liderliği garantiledik. Artık finalleri bekliyoruz...

Maçtan sonra Efes Pilsen Genel Menajeri Engin Özerhun'un maçın sonucuna Kerem Gönlüm'ün kaçırdığı faullerden daha az etkisi olan 1-2 pozisyon ile ilgili verdiği fevri röportaj şube kapatma tehdidinin yaklaştığını gösteriyor. Onu da heyecanla bekliyoruz...

Fotoğraf: tbf.org.tr

18 Nisan 2011 Pazartesi

Tribünden Fotoğraflar (FB 1-0 Gaziantep)

Fenerbahçemiz, Spor Toto Süper Lig’in 29'uncu haftasında dördüncü sırada bulunan Gaziantepspor'u ağırladı.

Hüseyin Göçek'in sadece vermediği penaltılarla değil, çaldığı ve çalmadığı düdüklerle, verdiği ve vermediği kartlarla, kısaca sergilediği kişiliksiz yönetimle işleri çığırından çıkardığı karşılaşmada Fenerbahçemiz Gaziantepspor ağlarını 90+5'de havalandırarak Fenerbahçe düşmanlarına acı dolu bir gece yaşattı.

Ligde ikinci yarının başlamasıyla çıkışa geçen; Gaziantep karşılaşmasında aldığı galibiyetle birlikte ikinci yarıda oynadığı 12 maçta 11 galibiyet 1 beraberlikle yoluna devam eden Fenerbahçemiz bütün engellemelere rağmen inançla şampiyonluğa yürümeye devam ediyor.

Haftaya 4'üncü sırada giren ve Bursaspor'la üçüncülük yarışında olan Gaziantep ekibinin Kadıköy'de yarı sahayı geçmeden oynadıkları futbol, kendileri için mi yoksa aynen 2 hafta önce Bursaspor'un kastığı gibi, Trabzon ekibi için mi kastıkları sorusunu akıllara getirdi. Şimdi iki hafta sonra Trabzon'da oynanacak Trabzon-Antep maçını merakla bekliyoruz...

Sıradaki Maç: 24 Nisan 2011 Pazar 19.00 Bucaspor-Fenerbahçe

10 Nisan 2011 Pazar

Rakip Tribünlerden #1


Amin, cümlemizi...


Fotoğraf: ntvspor.net

'Es'ip Geçtik


27'nci haftada oynanan Bursaspor maçında kaybedilen iki puanla liderliği Trabzonspor'a kaptırmıştık. Ligin 28'inci haftasında açılışı yapan Bursaspor kendi evinde Antalyaspor'a yenilerek şampiyonluk şansını mucizelere bıraktı. Fenerbahçe karşısında ortaya koydukları futbolla zaten şampiyonluktan ziyade Fenerbahçe'ye puan kaybettirmeyi amaçladıklarını göstermişlerdi. Şampiyonluk iddiasını sürekli dillendiren bir takım için bitime 7 hafta kala rakibinden 9 puan geride kalmaya razı olmak başlı başına bir kayıptı. Bunu da Ertuğrul Sağlam "Şampiyonluğu geçen hafta Kadıköy'de kaybetmiştik." sözleriyle geç de olsa teyit etti. Ancak kimse kendisine "Fenerbahçe maçında beraberliğin şampiyonluğu kaybettirdiğini düşünmenize rağmen Fenerbahçe karşısında neden 'Çanakkale Geçilmez'i oynadınız?" sorusunu soramadı. Zira sorunun cevabını herkes biliyordu. Fenerbahçe'nin şampiyon olamaması en az Bursaspor'un şampiyonluğu kadar değerliydi.

Bursa maçını geride bırakırken Fenerbahçe için zorlu yolculuk aynı ciddiyette devam ediyordu. Trabzonspor'un Türk Telekom Arena'daki maçta küme düşme hattındaki zayıf rakibi Galatasaray'ı rahat geçeceği düşüncesi Eskişehir deplasmanından galibiyetle ayrılmayı zorunlu hale getiriyordu. Olası bir puan kaybında rakibi tekrar yakalamak için 6 hafta yeterli olmayabilirdi. Selçuk ve Dia'nın sakatlıkları nedeniyle götürülmediği deplasmanda, son iki lig maçında takımdan ayrı kalan Emre tekrar sahadaydı. Son haftalarda formsuz bir görüntü çizen Özer ise ilk 11'deki yerini Caner Erkin'e bıraktı. (Volkan, Gökhan-Lugano-Yobo-Santos, Topuz-Cristian-Emre-Caner, Alex-Niang)

Hızlı Başlangıç

Eskişehirspor karşısında maça beklendiği gibi tempolu başlamadı Fenerbahçemiz. Sol kanatta az adamla kaldığımız pozisyonda Eskişehir Batuhan'ın kafasıyla öne geçti. Golden hemen sonra daha fazla sorumluluk alıp rakip kaleye gitmeye başlayan takımımız iki atakta Caner ve Niang ile birer gol bularak kısa sürede sancısız bir geri dönüş gerçekleştirdi. İlk yarının sonuna kadar daha düşük tempoda, topa sahip olarak rakibin açıklarını aradık. İki golün de pasını veren Alex ile iki net pozisyon daha bulmamıza rağmen Eskişehir kalecisi İveşa'nın başarılı kurtarışları farkın açılmasına engel oldu. İkinci yarıda oyunu büyük ölçüde kontrol altında tutan Fenerbahçemiz dakikalar ilerledikçe rakibe imkanlar vermeye başladı. Batuhan ile bir pozisyonda direğe takılan rakibin ümitleri maçın sonlarında oyuna dahil olan Semih'in attığı golle tükendi.

Uzun zaman sonra ilk 11'de ve sol önde şans bulan Caner günün göze batan isimlerinden birisi oldu. Attığı golle maça iyi başlangıç yapan ve ikinci yarıda rakip kaleye çok etkili bir şut gönderen Caner savunmada da rakibi rahatsız eden tarzıyla ümit verdi. Alex'in asistleri ve girdiği gol pozisyonları onu yine her zamanki gibi takımın en etkili ismi yaptı. Kaptanı bu maçta sıkça rakip kaleye en yakın oyuncu olarak gördük. Bunda Niang'ın ikinci yarıda Aykut Hoca'nın isteği, bazen de kendi kararıyla sıkça kanatlara geçmesinin etkisi vardı. Son olarak Lugano topla en fazla haşır neşir olduğu maçlardan birisini geride bıraktı. Kaçan gol pozisyonlarından birinin gelişiminde Uruguaylı'nın Gökhan Gönül'ün koşuyoluna gönderdiği nefis pas ise maçın en beklenmedik hareketlerinden biriydi.

Gerek Eskişehir'in iç saha maçlarındaki başarısı, gerekse de deplasman maçlarında zaman zaman yaşadığımız sıkıntılar nedeniyle endişe ile baktığımız bir karşılaşmayı beklediğimizden rahat geçtik. Trabzonspor'un Türk Telekom Arena'daki maçından bizim için hayırlı bir sonuç çıkma ihtimali Galatasaray'ın kümede kalma mücadelesine verdiği önemle eşdeğerdir. Son haftalarda rakipler can havliyle peş peşe galibiyetler alabiliyorlar. Bu nedenle düşme hattıyla aradaki 9 puanlık farkın ezeli rakipte rehavete yol açmaması gerekir. Bizden söylemesi...

Fotoğraf: ntvspor.net

3 Nisan 2011 Pazar

Tribünden Fotoğraflar (FB 0-0 Bursaspor)


Milli maç arasından önce Peşkeştepe'de Galatasaray'ı 2-1'lik skorla "bozan" Fenerbahçemiz, Spor Toto Süper Lig’in 25'nci haftasında üçüncü sırada bulunan Bursaspor'u ağırladı.

Kuddusi Müftüoğlu'nun vermediği 2 penaltı ile damgasını vurduğu gecede Bursaspor ağlarını havalandıramayan Fenerbahçemiz, ligin ikinci yarısındaki ilk puan kaybını yaşadığı haftada liderlik koltuğunu da Trabzonspor'a devretmiş oldu.

Ligde ikinci yarının başlamasıyla çıkışa geçen; sırasıyla Antalya(D), Trabzon, Manisa(D), Kayseri, Beşiktaş(D), Kasımpaşa, Gençlerbirliği(D), Konyaspor ve Galatasaray(D) maçlarından 3'er puanla ayrılan Fenerbahçemiz Bursaspor maçındaki beraberlikle galibiyet serisini sona erdirmiş oldu.

Haftaya 9 puan gerimizde 3'üncü sırada giren Bursaspor'un Kadıköy'deki defansif futbolu ise artık Bursaspor'un kendisi için değil, geçen seneden vefa borcunun olduğu Trabzon için oynadığı izlenimi verdi...

Sıradaki Maç: 09 Nisan 2011 Cumartesi 19.00 Eskişehir-Fenerbahçe
Blog Widget by LinkWithin