Maçı izlemeye başladığımda 2 sayı farkla önde olan Olimpiakos cephesindeki endişeye perdeler arasından Spanoulis kaçmasın diye kendini yerden yere atan Ömer'in kontrollü coşkusuna bakarak hak veriyorum. Olimpiakos'un tecrübeli koçu İvkoviç'in en büyük korkusu da bu savunma anlayışına karşı set hücumu oynamakmış zaten açıklamasına bakılırsa. Top kayıplarını azaltınca da Yunan'ın ekmeğiyle oynamışız adeta. Takımdan ayrılan Greer dahil, bu sezon bu takımın formasını giyen her oyuncunun elinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştığını görmek zor değil. Böyle devam ettiği sürece de arkası gelir.
Bunun dışında gerçekleşen ekstra işler var tabi. Kaya'nın 5 faulü, Mirsad'ın eksikliğini daha sonra öğrendim. Bu şartlarda üzerine yük binen May'in Olimpiakos'un afalladığı dönemde attığı sayılar beklentiler dahilinde miydi, emin değilim. Bunun dışında 8/10 üçlük isabetinin altı çizilse de, orada önemli olan isabetli 8 atıştan ziyade sadece 10 tane üç sayı denemesi yapılması. Geçen sezonlarda 30 civarında seyreden üçlük denemesinin bu sezon böylesine düşüş göstermesini sadece uzaklaşan üçlük çizgisiyle açıklamak kolaya kaçmak olur. Zira topu içeriye taşımak için gösterilen çabayı göz ardı edemeyiz. Diğer taraftan Jasikevicius faktörü kenardan az ama öz konuşuyor. Ömer ile birlikte Olimpiakos'un direncini kıran üçlüklerde imzası var.
Son 16'nın açılış maçında grubun favorisini deplasmanda yenerek gruptaki hesapları biraz olsun karıştırdık. Bizim ise daha ilk haftadan ekstra bir galibiyetimiz oldu. Ancak bu galibiyetin bir anlam ifade edebilmesi için önümüzdeki maçlarda alt torbalardan gelen iki takım Valencia ve Zalgiris'e Sinan Erdem Spor Salonu'nda kaybetmemek gerekiyor. 41 kere maşallah diyelim, inşallah başladığımız gibi devam ederiz.
Fotoğraf: daylife.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder