10 Nisan 2011 Pazar
'Es'ip Geçtik
27'nci haftada oynanan Bursaspor maçında kaybedilen iki puanla liderliği Trabzonspor'a kaptırmıştık. Ligin 28'inci haftasında açılışı yapan Bursaspor kendi evinde Antalyaspor'a yenilerek şampiyonluk şansını mucizelere bıraktı. Fenerbahçe karşısında ortaya koydukları futbolla zaten şampiyonluktan ziyade Fenerbahçe'ye puan kaybettirmeyi amaçladıklarını göstermişlerdi. Şampiyonluk iddiasını sürekli dillendiren bir takım için bitime 7 hafta kala rakibinden 9 puan geride kalmaya razı olmak başlı başına bir kayıptı. Bunu da Ertuğrul Sağlam "Şampiyonluğu geçen hafta Kadıköy'de kaybetmiştik." sözleriyle geç de olsa teyit etti. Ancak kimse kendisine "Fenerbahçe maçında beraberliğin şampiyonluğu kaybettirdiğini düşünmenize rağmen Fenerbahçe karşısında neden 'Çanakkale Geçilmez'i oynadınız?" sorusunu soramadı. Zira sorunun cevabını herkes biliyordu. Fenerbahçe'nin şampiyon olamaması en az Bursaspor'un şampiyonluğu kadar değerliydi.
Bursa maçını geride bırakırken Fenerbahçe için zorlu yolculuk aynı ciddiyette devam ediyordu. Trabzonspor'un Türk Telekom Arena'daki maçta küme düşme hattındaki zayıf rakibi Galatasaray'ı rahat geçeceği düşüncesi Eskişehir deplasmanından galibiyetle ayrılmayı zorunlu hale getiriyordu. Olası bir puan kaybında rakibi tekrar yakalamak için 6 hafta yeterli olmayabilirdi. Selçuk ve Dia'nın sakatlıkları nedeniyle götürülmediği deplasmanda, son iki lig maçında takımdan ayrı kalan Emre tekrar sahadaydı. Son haftalarda formsuz bir görüntü çizen Özer ise ilk 11'deki yerini Caner Erkin'e bıraktı. (Volkan, Gökhan-Lugano-Yobo-Santos, Topuz-Cristian-Emre-Caner, Alex-Niang)
Hızlı Başlangıç
Eskişehirspor karşısında maça beklendiği gibi tempolu başlamadı Fenerbahçemiz. Sol kanatta az adamla kaldığımız pozisyonda Eskişehir Batuhan'ın kafasıyla öne geçti. Golden hemen sonra daha fazla sorumluluk alıp rakip kaleye gitmeye başlayan takımımız iki atakta Caner ve Niang ile birer gol bularak kısa sürede sancısız bir geri dönüş gerçekleştirdi. İlk yarının sonuna kadar daha düşük tempoda, topa sahip olarak rakibin açıklarını aradık. İki golün de pasını veren Alex ile iki net pozisyon daha bulmamıza rağmen Eskişehir kalecisi İveşa'nın başarılı kurtarışları farkın açılmasına engel oldu. İkinci yarıda oyunu büyük ölçüde kontrol altında tutan Fenerbahçemiz dakikalar ilerledikçe rakibe imkanlar vermeye başladı. Batuhan ile bir pozisyonda direğe takılan rakibin ümitleri maçın sonlarında oyuna dahil olan Semih'in attığı golle tükendi.
Uzun zaman sonra ilk 11'de ve sol önde şans bulan Caner günün göze batan isimlerinden birisi oldu. Attığı golle maça iyi başlangıç yapan ve ikinci yarıda rakip kaleye çok etkili bir şut gönderen Caner savunmada da rakibi rahatsız eden tarzıyla ümit verdi. Alex'in asistleri ve girdiği gol pozisyonları onu yine her zamanki gibi takımın en etkili ismi yaptı. Kaptanı bu maçta sıkça rakip kaleye en yakın oyuncu olarak gördük. Bunda Niang'ın ikinci yarıda Aykut Hoca'nın isteği, bazen de kendi kararıyla sıkça kanatlara geçmesinin etkisi vardı. Son olarak Lugano topla en fazla haşır neşir olduğu maçlardan birisini geride bıraktı. Kaçan gol pozisyonlarından birinin gelişiminde Uruguaylı'nın Gökhan Gönül'ün koşuyoluna gönderdiği nefis pas ise maçın en beklenmedik hareketlerinden biriydi.
Gerek Eskişehir'in iç saha maçlarındaki başarısı, gerekse de deplasman maçlarında zaman zaman yaşadığımız sıkıntılar nedeniyle endişe ile baktığımız bir karşılaşmayı beklediğimizden rahat geçtik. Trabzonspor'un Türk Telekom Arena'daki maçından bizim için hayırlı bir sonuç çıkma ihtimali Galatasaray'ın kümede kalma mücadelesine verdiği önemle eşdeğerdir. Son haftalarda rakipler can havliyle peş peşe galibiyetler alabiliyorlar. Bu nedenle düşme hattıyla aradaki 9 puanlık farkın ezeli rakipte rehavete yol açmaması gerekir. Bizden söylemesi...
Fotoğraf: ntvspor.net
Etiketler:
2010-11,
Caner Erkin,
Eskişehirspor,
Maç Yazısı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder