7 Temmuz 2011 Perşembe

Fenerbahçe Bir Pisliğe Bulaştıysa, Bulaştığı o Pislik Sizsiniz!

Şekip Mosturoğlu'nun, İlhan Ekşioğlu'nun ve Cemil Turan'ın bu ülkenin en kirli spor yöneticileri olduğuna beni kimse inandıramaz. Geçmişi şike ve şaibeyle dolu yüzlerce insan dışarıda dolaşırken, bu isimlerin içeriye atılmasının adalet adına yapıldığına da beni kimse inandıramaz. Türk sporuna en büyük katkıyı yapmış, Fenerbahçe'yi tek başına olimpiyat düzenleyecek bir kulüp haline getirmiş bir başkanın tutuklanmanın eşiğine getirilmesini de bana hiç kimse "adalet"le açıklamaya çalışmasın.

Aziz Yıldırım başkanlığında; 2001'de Gençlerbirliği'ne, 2005'de Galatasaray'a, 2006'da Beşiktaş'a, 2009'da yine Beşiktaş'a ve 2010'da da Trabzonspor'a olmak üzere 5 defa Türkiye Kupası finali kaybeden; bunlardan daha acısı 2006'da Denizli'de ve 2010'da da Saracoğlu'nda Türkiye Ligi tarihinde başka bir örneği olmayan şekilde, lider girdiği son haftada şampiyonlukları elinden alınan Fenerbahçe'nin bu ülkenin en kirli takımı olduğuna da beni kimse inandıramaz.

"7 defa bir ucundan tuttuğu kupayı şike yapa yapa kaybetmiş bir kulüptür Fenerbahçe" denmesinin bizleri yaralamamasını mı bekliyorsunuz? Hayatları şike ve şaibe ile özdeşleşmiş yüzlerce ismin, Şekip Mosturoğlu'nun, İlhan Ekşioğlu'nun ve Cemil Turan'ın tutuklandığı bir günde dışarıdan ellerini ovuşturarak olayları seyrediyor olmalarının tek bir sebebi var: Türkiye'nin tek spor kulübü olan Fenerbahçe'nin Başkanının da artık tutuklanacağının, kulübün ikinci lige düşürüleceğinin işaretlerini almış olmalarıdır bu sebep.

Bu soruşturmayı aylardır yürütmekte olduğunu söyleyip, Türkiye Futbol Federasyonu'nun lig bittiğinde şampiyonluğu tescil etmesine ve 25 milyon Fenerbahçe taraftarının hayali bir sevinç yaşamasına müdahil olmayan; "biraz bekleyin, lig hakkında bir takım iddiaları araştırıyoruz" demekten kaçınanlar, Fenerbahçe'nin 25 milyon taraftarıyla dalga geçmiştir. Gün olur devran döner, bu camia kendisiyle dalga geçenlerle dalga geçmesini de bilir!

"5'te 5" yaparak sadece Türk Spor tarihine değil, Dünya Spor Tarihine de geçen, Türkiye'nin en büyük spor kulübü değil, Türkiye'nin tek spor kulübü olan Fenerbahçe bir şekilde bu soruşturmaya bulaştırılmıştır.

Temizliğe muhtaç Türk futbolundaki temizliğin, Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun'un çıkması için en çok çaba gösteren kulüpten ve onun başkanından başlamış olması ne kadar acı.

Son olarak; geçmişteki duruşlarına ve karakterlerine bakarak haklarındaki iddialara asla inanmadığım Fenerbahçemizin yöneticilerini hangi psikoloji bu çirkin işleri gerçekleştiren çetelerle irtibat halinde olmaya itmiş olabilir diye de düşünmüyor değilim.

Birincisi; özellikle Denizli'de son hafta elimizden alınan şampiyonluk olmak üzere on yıllarca şike ve şaibeyle elde edilen başarıların üzerine bu ülkede hiçbir zaman gidilmemiş olması ve bunun oluşturduğu "herkes şike yapıyor, şikeye şikeyle karşılık vermedikçe şampiyonluklarımız çalınıyor" inancı,

ikincisi de; geçen sene ligin son haftasında kaybedilen şampiyonluğun ardından tribünleri yakan taraftarın, son haftalarda yaşanacak bir kaybın ardından bu defa sadece stadı değil bütün kulübü yakacak bir psikolojide "şampiyonluk hastası" olması!

Bu iki gerekçe bile, Fenerbahçemin anılan kirli işlere bulaşmasına sebep olamaz. Ve ortalıkta delil diye haber yapılanların hiçbiri beni Fenerbahçe'nin kirli olduğuna inandıramaz.

Şu anda sadece tutuklama kararının ardındaki gerekçeleri merak ediyorum...

Her ne olursa olsun, Fenerbahçe'li kardeşlerim hiç merak etmesin...

Fenerbahçemizi her türlü şaibenin içinde göstermeye çalışan karanlık insanların daha altı ay önce Bayan Basketbol Takımımıza neler yaşattıklarını asla unutmayın.

Fenerbahçe çok büyük yara almış olabilir.

Ama asla teslim alınamaz!

1 yorum:

Blog Widget by LinkWithin