31 Temmuz 2009 Cuma

Honved Maçından Fotoğraflar

Potada Hareket Var


Geçen sezon Olimpiakos formasıyla Euroleague'de 4'lü Final oynayan Lynn Greer artık Fenerbahçe'de. Greer 2003'te başlayan Avrupa kariyerinde Polonya'nın Wroclaw, Rus Dinamo Moskova, İtalyan Napoli ve Yunan Olimpiakos formalarıyla birer yıl geçirdi. Napoli formasıyla İtalya liginin en değerli oyuncusu seçildikten sonra 2006'da Amerika'nın yolunu tuttu. Milwaukee Bucks ile NBA'de beklediğini bulamayınca geçen sezonun transferdeki flaş takımı Olimpiakos formasını giymek üzere tekrar Avrupa'ya döndü. Hem dış atışlarda, hem de delici özellikleriyle etkili olabilen ve 1-2 pozisyonlarında forma giyen Greer, Solomon ile birlikte çok daha güçlü bir oyun kurucu rotasyonu oluşturacak.

Greer transferinin açıklanmasından çok kısa bir süre önce de Marcus Green ile yollarımızı ayırdık. Green bir yıl aranın ardından İtalya'ya, bu kez Scavolini forması giymek için, döndü. Maalesef bir kesimin Tanjeviç'e duyduğu sevgisizlikten o da nasibini aldı. Özellikle boyu nedeniyle kendisine gereğinden fazla önyargıyla yaklaşıldı. Hakkında yazılan yazılar sürekli bu özelliğine vurgu yaparak başlar oldu. Halbuki sezon başında tek başına çok ağır bir görev üstlenmişti. Euroleague boyunca takımın tek oyun kurucusuydu. Onun bu pozisyondaki yalnızlığı Emir'in oyun kurucu pozisyonunda aldığı dakikalarla giderilmeye çalışıldı. Ardından playofflar öncesi Solomon'un katılımıyla onun da performansı arttı. Bazıları işin istatistik ve fiziksel yönüne bakarak ona Fenerbahçe formasını yakıştıramasa da o elinden gelen mücadeleyi verip Fenerbahçe formasını hakkıyla taşıdı. Şimdi de yerini çok yönlü ve Solomon'u dahi aratmayacak seviyede bir oyun kurucuya bırakıyor.

Yolun açık olsun Green, hoşgeldin Greer...

27 Temmuz 2009 Pazartesi

25 Temmuz 2009 Cumartesi

Avea ortaladı, Ülker attı!!!


Futbol federasyonun talimatları gereği bu sezon formalara yeni reklam yerleri eklendi. Haziran ayından itibaren yürürlüğe giren Futbol Federasyonu'nun yeni Sportif Ekipman ve Reklam Talimatı'na göre kulüpler bu sene formaların arka yüzündeki futbolcu numaralarının üstüne, şortların da sağ ön yüzüne reklam alabilecekler. Bu talimatla 2000'den bu yana aşina olduğumuz numaranın üstündeki futbolcu ismi yerini reklamlara bırakacak. Futbolcu isimleri de numaraların altında yer alacak. Dünya'da birçok örneği olan bu uygulama Fenerbahçe forması üstündeki ilk uygulamasında garip gözüktü. Zamanla gözler alışacaktır ama yine de reklamın formanın altında kalmasını tercih ederdim.

Ayrıca kaptanlık bandında artık sadece kulüp logosu bulunabilecekmiş. Daha önce birkaç kez kullandığımızı hatırlıyorum, böylesi daha güzel olmuş.

Son olarak talimatlarda 3 adet forma seti gibi bir sınırlama bulunmadığı halde yıllardır 4 forma tanıtan takımların bu sezon 3 forma tanıtmasına anlam veremedim.

24 Temmuz 2009 Cuma

Sırma Saçlı Shevchenko


Andriy Shevchenko takımının Amerika'da çıktığı hazırlık maçında Seattle Sounders karşısında sırma saçlarıyla boy gösteriyor. Hafta başında futbolu bırakan Dinamo Kiev'deki partneri Sergei Rebrov'dan 3 yaş genç olmasına rağmen Sheva unutulan, pahalı bir yedek oyuncu olarak kariyerinde büyük bir düşüş yaşıyor. Benzer bir kariyer tercihi ve düşüşü Rebrov da yaşamıştı. Tottenham formasıyla mutlu başlayan Premier Lig yılları uzun sürmemiş, Fenerbahçe ve West Ham'da yeniden doğma çabalarının ardından eve dönüş son çare olmuştu.

Sheva Milan'dan ayrılıp Londra'nın yolunu tuttuğundan beri düzenli bir ilk 11 oyuncusu olamadı ve Chelsea'deki sözleşmesinin tamamlanmasına daha bir yıl var. Milan'ın vazgeçilmezlerinden olduğu dönemde hocası olan Carlo Ancelotti, Sheva'yı ne kiralık olarak Milano'ya döndüğünde, ne de yolları Chelsea'de tekrar kesiştiğinde planlarına dahil etti. Neticede 2006 yılında Şampiyonlar Ligi gol kralı olduktan sonra 30 yaşında kendisini Premier Lig'e yükseltme çabası kariyerindeki beklenen düşüşü hızlandırmaktan başka bir işe yaramamış oldu. Boşuna taş yerinde ağırdır dememişler. Şimdilerde Roma, Kiev, Zenit başta olmak üzere birçok takımla ilişkilendiriliyor, hatta kulüp tarafından yalanlansa da Fenerbahçe'nin onun peşinde olduğunu iddia edenler bile var. Ancak sanıyorum Shevchenko için artık eve dönüş vakti yaklaşıyor, en azından düzenli olarak futbol oynayabileceği bir takıma...

20 Temmuz 2009 Pazartesi

Rebrov Emekli Oldu


Kabus gibi gecen 2002-03 sezonunun devre arasinda Fenerbahce'ye katildiktan sonra 2003-04'te Fenerbahce formasiyla sampiyonluk yasayan Sergei Rebrov 35 yasinda futbolculuk kariyerine son noktayi koyup Dinamo Kiev'de yardimci antrenor olarak goreve basladi. Ozellikle Daum doneminde gonderilmesi dusunulurken yerine daha iyisini bulamama endisesiyle takimda tutulmus, fazla forma sansi bulamamis olmasina ragmen profesyonelce calisip gorev verildiginde hakkiyla yerine getirmisti. Kustugu ve sans bulamadigi icin bozgunculuk yaptigi gorulmemisti. Ayni donemde Fenerbahce'ye transfer edilen Servet Cetin yedek kulubesine hapsoldugu dusuncesiyle kameralara kendisi icin "Bir yıldız kayıyor!" demecleri verirken kulubede yaninda oturan Rebrov'un, Raul'dan sonra Sampiyonlar Ligi tarihinin en golcu ikinci oyuncusu olmasi onun profesyonellik anlayisi hakkinda ufak bir ipucu veriyordu.

Sessiz bir yapiya sahip olan Ukraynali'dan akillarda kalanlar ise Mehmet Yozgatli'ya Galatasaray macinda yaptigi asist ve Konyaspor macinda yasadigi aglamakli gol sevinci oldu.

17 Temmuz 2009 Cuma

SportsLab


SportsLab Daum'un FC Köln'e imza atmasının ardından başlatılan bir proje. Temelde video analiz, istatistik ve futbolcu veritabanı üzerine kurulu sistemin kalbinde 15 farklı ülke ligini takip eden çoğu Köln Spor Akademisi öğrencisi 25-30 kişi bulunuyor. Video analiz ve istatistik bölümünde takımın ve rakiplerin maçları veya herhangi bir futbolcunun oyunu değerlendiriliyor. Böylece teknik direktör kendi takımının geliştirilmesi gereken yönlerini, rakibin zaaflarını tespit edebiliyor; futbolcular rakipleri hakkında bilgi sahibi olabiliyor. 15 ülke ligini ve genç milli takım seviyesine kadar uluslararası maçları takip edip her gün sistemi güncelleyen ve geliştiren bu grup ayrıca kulübün transfer çalışmaları için de zengin bir kaynak oluşturuyor.


Bu veritabanı için çalışmanın şartları Beziksliga seviyesinde futbol oynamak ve takip ettiğin ülkenin diline hakim olmak. Projenin başında yer alan Boris Notzon 5 yıl içinde dünyanın en büyük futbol arşivine sahip olacaklarını iddia ediyor. Sürekli büyüyen ve geliştirilen bu proje kulübün ihtiyaç duyduğunda sarılabileceği bir yardımcı halini almış. Şöyle ki, hava toplarında etkili sırtı dönük oynayabilen, ayaklarına hakim, hareketli bir futbolcu arıyorsunuz. Aklınıza gelen futbolcuların maliyeti 20 milyon €'dan başlıyor. Program size kriterlerinize uyan futbolcuları, istatistiklerini, içinde bulunduğu video görüntülerini ve izlenen maçlardaki raporlarını sunabiliyor. Bir teknik direktörün aradığı futbolcuyu bulmasında, bir yönetimin ekonomik tercihler yapabilmesinde bundan daha büyük bir kolaylık düşünemiyorum.


Nitekim FC Köln, SportsLab projesinin ilk meyvesini geçen sezon başında transfer ettiği Pedro Geromel ile aldı. SportLab'ın 22 yaşındaki Portekizli çalışanı Ricardo Tavarez'in tavsiyesiyle 2 milyon € karşılığında transfer edilen Vitória Guimarães'in Brezilyalısı Bundesliga'nın en başarılı savunma oyuncularından biri olarak gösteriliyor.

Dünya liglerinin maç görüntülerini tek merkezde toplayıp bunları dünyanın her yerinden ulaşılabilir hale getirebilmek için harcanan kurulum maliyeti 500 bin €. Şu anda Daum'un bu sisteme erişim imkanı var mıdır veya Fenerbahçe benzer bir sistemin kurulumu için herhangi bir adım atmış mıdır kesin bir bilgi yok. Kimi bu programın yaratıcılarının Daum ve bir Türk yazılımcı olduğunu, kimi Daum'un benzer bir sistemi Fenerbahçe'de de hayata geçirmek istediğini, kimi Daum'un transferleri halen bu kaynaktan yaptığını, kimisi de Samandıra'ya bir laboratuvar kurulacağını söylüyor. Kesin olan şu ki, önceki döneminde belki Fenerbahçe tarihinin en verimli transferlerine imza atan Daum yaşlandıkça hırslanıyor, hırslandıkça oyunun kurallarını değiştirecek yenilikler getiriyor, yeni değerler kazandırıyor.


Resmi bir açıklama olmasa da Alman teknik adam ilk basın toplantısında "Fenerbahçe'ye maç analizi konusunda, futbolcunun taktiksel eğitimi anlamında yeni bir sistem getireceğiz. Oyuncu ve rakip gözetleme sistemi yeniden oluşacak." sözleriyle bir ipucu vermişti bu konuyla ilgili. Gerçekleşmesi halinde, bu proje Fenerbahçe Üniversitesi ve Spor Akademisi için atılacak adımların sıklaşmasını bile sağlayabilir. Başarılı olması halinde de kulübün tanınmış ve şova dönük futbolcu transfer etme geleneğini yıkıp, futbol yönetimini sistematik bir çalışma ortamına dönüştürebilir.

Kaynaklar:
http://www.fc-koeln.de/index.php?id=1609
http://www.muensterschezeitung.de/sport/eigene_berichte/art335,474298
http://www.moes-blog.de/?p=327
http://colunistas.ig.com.br/futebolalemao/tag/sportslab/
http://www.bild.de/BILD/sport/fussball/bundesliga/vereine/koeln/2008/10/29/pedro-geromel/wurde-im-geheimen-scouting-keller-entdeckt.html
http://fenerbahce.org/fb2008/popdetay.asp?ContentID=16283

15 Temmuz 2009 Çarşamba

Yeni Forma Numaraları


15-Bekir İrtegün
17-Ali Bilgin
18-Abdülkadir Kayalı
20-Özer Hurmacı
54-Furkan Aydın
58-Bilica
66-Mehmet Topuz
67-Onur Karakabak

Yanılmıyorsam 7, 9 ve 11 boşta. Yeni transferlere duyurulur. :)

Daum Etkisi


Sezonu açtık. İlk hazırlık maçımızda Alman ekibi Ulm karşısında 5-0 galip geldik. Maçın golleri Gökhan Gönül, Semih(2), Deivid ve Önder'den geldi.

Yeni teknik direktörle yapılan sezon açılışları her zaman sürprizlere sahne olmuştur. Teknik direktör kimsenin aklına gelmeyen tercihlerle yanılma hakkını kullanır. Daum da denemelerde bulundu. Bunların en çarpıcı olanı Ali Bilgin'in maçın ikinci yarısında ön libero oynamasıydı. Belki sezon içinde o bölgede oynamaz, belki de Daum'un yeni jokeri olur ama bu tercih sürpriz olmaktan ziyade Daum'un çok yönlü futbolcu tutkusunu hatırlattı. Birden fazla pozisyonda oynayabilen futbolcular, hücuma katılan stoperler ve gole yakın kanat oyuncularının ön plana çıktığı ilk hazırlık maçımızda bir Daum klasiği seyrettik.

Ali Bilgin, işin mücadele yönünü Ulm karşısında test edemediğimiz için ayaklarına hakim bir oyuncu olarak sırıtmadı. İleride ne olur bilinmez ama Daum'un gözüne girmek için daha dayanıklı ve çok yönlü olması gerektiğini şimdiye kadar anlamış olması gerekir.

Stoperde Bilica ileri çıkışlarıyla Luciano'yu hatırlattı. Türkiye liginde golcü bir savunma oyuncusu olacağı izlenimi verdi. Zaten Daum'un takımında barınmak için gole yakın olmak zorundasınız. 2004 şampiyonluğunun en önemli isimlerinden Tomas'ın Fenerbahçe'den ayrılıp yerini Servet'e bırakmasını da ancak böyle açıklayabildik.

Deniz son 3 yılda ön libero oynadıktan sonra Daum ile tekrar jokerliği hatırladı. Oyuna sonradan dahil olup maçı stoper olarak tamamladı.

Genç oyuncularımız Abdülkadir, Furkan ve Onur son 15 dakika forma giydiler. Abdülkadir girer girmez bir şut denedi, Onur birkaç topu ayağına dolasa da Furkan'ı golle burun buruna getiren bir orta yaptı. Furkan'ın altı pastan yaptığı kafa vuruşu üstten auta gitti. Açık söylemek gerekirse 2 yabancı transferi ve sakatların iyileşmesinden sonra forma bulmaları mucize olacak. Bunu I. Daum dönemini referans göstererek söylemiyorum. Zira o dönem takıma genç bir iskelet kazandırma çalışmalarıyla başlamıştı. Şimdi ise ilk yıldan itibaren zirveye çıkılıp orada en az 3 sene kalmak hedefleniyor. Ortaya konan hedef yüzünden baskının çok fazla olacağı bir sezonda özellikle de Daum gibi son senesinde şampiyon olamadığı için sözleşmesi uzatılmayan birisinden genç futbolculara yönelmesini beklemek hayalcilik olur. Umarım gençlerimiz Fenerbahçe'de kalıcı olmak için sabırla çalışır ve ellerine geçen fırsatları iyi değerlendirip kazanılan kupalarda pay sahibi olurlar.

12 Temmuz 2009 Pazar

Savaşan bir Fenerbahçe...

Başkanın bu açıklamasıyla başlayan transfer dönemi en azından bu işe yaradı. Burak Yılmaz bugünkü haberlere göre Eskişehirspor'la kiralık olarak anlaştı ve takımdan ayrıldı.

Fenerbahçeye geldiğinde "yeni bir Serhat olur mu" dendi, sağda "Kazım'ı, Deivid'i keser mi" soruları soruldu... Ama o Kazım'ı, Deivid'i değil; sadece futbol topundan çok ilgilendiği saçlarını kesti.

Kendisine Fenerbahçe forması verilmesinin değerini bilemeyenlerin takımdan ayrılmaları beni her zaman mutlu etmiştir. Fenerbahçedeki 1 senesi boyunca hiçbir ilerleme gösterdiğini göremediğim Burak Yılmaz Fenerbahçelilerin akıllarında kalan herhangi bir karede yer alabilmiş midir merak ediyorum açıkcası. Yolu açık olsun.

11 Temmuz 2009 Cumartesi

Syracuse & McRae

Nereden geldi aklıma bilmiyorum. Rahmetli Conrad McRae'nin kolej yıllarında Syracuse Üniversitesi forması altında nasıl bir etki bıraktığını merak ettim. Takım fotoğraflarında gülümsemesiyle kendisini hemen belli eden McRae 1989-93 yılları arasında 4 yıl Syracuse forması giymiş. Birkaç istisna dışında tüm kariyerinde taşıdığı 13 numaralı forma bu soğuk şehirde de onun sırtındaymış.

Üniversite yıllarında da keyif veren bir basketbolcu olmalı ki, NCAA liginin All Star gecesine daha ilk yılında davet edilmiş. Syracuse Üniversitesi'nin blok istatistiklerinde maç başına 2 blokla tüm zamanların en iyileri arasına girmiş. Mezun olduğu sezon ortalaması 2.7.

Konuya dönersek basketbolu sevmemi sağlayan Fenerbahçe 1998 Rüya Takımı'nın temel taşlarından Conrad McRae'nin kalbine yenik düştüğü tarih 10 Temmuz 2000 imiş. Bunu da yeni öğrendim. Tam 9 yıl sonra gece gece aklıma Conrad McRae'nin gelmesi hayret verici ama vardır bir hikmeti. Uçan adamın ruhu şad olsun...

Fotoğraf Conrad McRae'nin üniversitedeki son yılından. Üniversite tarihinin en başarılı isimlerinden Derrick Coleman ve Billy Owens'ın ayrılmasından sonra takımın kralı olmanın keyfini çıkartıyor. Koç 1976'den beri baş antrenör olan Jim Boeheim.

10 Temmuz 2009 Cuma

Giricek misin?

Gordan Giricek
Resmi sitemiz geçen sezonun flaş transferi Gordan Giricek'in Philadelphia'da ameliyat olduğunu duyurdu. 3 hafta içinde çalışmalara başlayabileceği açıklanmış. Takımla birlikte çalışmaya ne zaman başlayacak bilinmez.

Sezon değerlendirmesi yazısında değindiğimiz gibi Efes karşısında en çok eksikliğini hissettigimiz oyunculardan birisi oldu Giricek. 2007'de İbrahim, 2008'de Kinsey'in üstlendiği rol bu sezon Mrsic ve Omer'e kalinca isler istedigimiz gibi gitmedi. Bence Efes Pilsen'in sert savunması karşısında hücumda yaşanan tıkanıklıkların en önemli sebebi buydu.

Görünüşe bakılırsa Giricek önümüzdeki sezon da bizimle beraber olacak. Takıma saglam bir şekilde katılması bile sessiz ama etkili bir transfer olur. Zira sağlığı yerinde olsa Avrupa'nın en iyilerinden biri, ancak sakatlığındaki belirsizlik özellikle Tanjevic'in yönettiği bir takım için tam bir kabus. Geçen sezon Giricek takima katıldıktan sonra yüksek istatistiklerle oynamasına rağmen takımda yaşanan düşüş bunun göstergesi. Eğer Giricek ile yola devam edilecekse Giricek'in kisa surede iyilesip takima katilmasini beklememekten ya da en azından Mahmoud Abdul-Rauf gibi doyamadığımız efsanelerden olmaması için dua etmekten başka yapacak birşey yok...

1 Temmuz 2009 Çarşamba

Dejavu

Daum & Yıldırım
Yıl 2003... Fenerbahçe 3 ayrı teknik adamın görev yaptığı bir sezonu geride bırakırken takımın başına en son Austria Wien'i çalıştıran Daum getiriliyordu. Aziz Yıldırım döneminin futboldaki altın çağının yaşanacağı yıllar Daum'un bu imzasıyla başlamıştı. Ümit milli takım futbolcuları üzerine nokta yabancı transferlerle kurulan son yılların en hesaplı kadrosu merdivenleri adım adım çıkarken, Daum'un en büyük yardımcısı ilk sezon alınan şampiyonluk olmuştu şüphesiz. Çoğu ümit milli takım seviyesinde 10'dan fazla yeni transferle girilen bir sezonda, son şampiyon Beşiktaş'ın 8 puan gerisinden gelerek şampiyon olmak bu tecrübesiz ekibin özgüven kazanması ve her hangi bir yıkıma uğramadan 3 yıl boyunca Türkiye'yi domine etmesinde büyük rol oynadı.

2003'te atılan temellerin üstüne yapılan takviyelerle üçüncü yılında rakiplerine karşı bütün maçları kazanan bir takım ortaya çıktı. Böyle bir sezonda kaybedilen şampiyonluğun üzüntüsü Aziz Yıldırım'ı bu krizi teknik direktör değişimiyle çözmeye itti ve Daum'un sağlık sorunları sebep gösterilerek kendisiyle sözleşme yenilenmedi. Sahada rakiplerini dize getiren, "Tek Büyük" olma yolunda önemli bir eşiği aşmak üzere olan Fenerbahçe, devre arasında Haluk Ulusoy'u darbeyle göreve getiren "diğerleri" tarafından aşağıya çekildi. Meşhur 14 Mayıs'ın ertesinde en büyük dileğim Aziz Yıldırım'ın kendi döneminin en parlak futbolunu oynayan bu takımı ayak oyunlarıyla alt etmeye çalışanların attığı oltaya gelmemesiydi. Daum ile yola devam ederek "Fenerbahçe Düşmanları"na göz dağı veren ve "Şampiyon Olamayan Teknik Direktör Gider" ezberini bozan adam olmak varken o yeni bir sayfa açmayı tercih etti.

Kulüp için çok önemli olan 2007 yılının öncesinde teknik direktör değişikliği Daum'u takımda tutmaktan daha büyük bir riskti. Bence Aziz Yıldırım zor olanı yaptı ve o sezon lig şampiyonluğunu Zico ile kazanmayı başardı. Ancak ertesi yıl Avrupa'da fırtına gibi esen takım ligde nal toplayınca Mayıs 2006'da bozulmayan ezber "Yürüye Yürüye Şampiyonluk" tabirinde vücut buldu ve Zico'ya patladı. Zico'nun artan maddi talepleri de işin tuzu biberi oldu. Neticede maceralı başlayıp Daum'un oturttuğu sistemle hayat bulan Zico'nun Avrupalı Fenerbahçe dönemi yine kaybedilen bir lig şampiyonluğuyla son buldu.

Son olarak Avrupa Şampiyonu İspanyol teknik adam Aragones ile başlanan sezon bir dibe vurma hikayesiyle sona ererken açılan yeni beyaz sayfanın başında tanıdık bir ismin imzası var. Christoph Daum. Yıl bu sefer 2009...

Daum'un işi bu sefer daha zor. Ondan önümüzdeki yılların iskeletini oluşturmaktan ziyade şampiyonluk bekleniyor. Yani ondan beklenen 2006'da Fenerbahçe'den ayrılmasına sebep olan o "basit" sonuç. Belki çoğunluk değil ama ciddi bir kesim de Daum ile şampiyonluğu garanti görüyor. Bu bir yandan Daum'a olan güvenden kaynaklansa da diğer taraftan lig şampiyonluğunun çantada keklik görülmesinden dolayı olası bir ikincilikte yıkımın büyük olacağını ve "şampiyon olamayan gider" söyleminin tekrarı için yeterli kamuoyunun şimdiden oluştuğunu gösteriyor.

Daum bu sefer ilk sezonunda Avrupa Kupası'na katılacak. Alacağı başarılı sonuçlarla hakkındaki "Avrupa'da başarısız" önyargılarını yıkabileceği gibi Mart ayına taşınamayan bir Avrupa serüveni de hem takımı hem de onu sezon ortasında hedef haline getirebilir.

Daum'un avantajı ise bu sefer eline tecrübesiz bir tayfa alıp zamanının yarısını onlara temel futbol bilgilerini aktarmakla uğraşmak zorunda olmaması. Aziz Yıldırım belki 3 yıllık I. Daum döneminde harcadığı paranın tamamını daha ilk yılında Daum'un hizmetine sunmaya hazır. Ligin zirvesinde Sivasspor ve Beşiktaş dışında eski teknik direktörüyle devam eden takım olmaması da avantajımız. Kilit, ilk yılda alınacak şampiyonluktur. O da bir teknik direktörün ilk sezonunda transferlerdeki isabet ve verime fazlasıyla bağlıdır. Umarım verimli bir transfer dönemi geçirir açılan bu beyaz sayfayı Fenerbahçe formasına eklenecek yıldızlarla süsler uzun yıllar kapatmayız...
Blog Widget by LinkWithin