1 Temmuz 2009 Çarşamba

Dejavu

Daum & Yıldırım
Yıl 2003... Fenerbahçe 3 ayrı teknik adamın görev yaptığı bir sezonu geride bırakırken takımın başına en son Austria Wien'i çalıştıran Daum getiriliyordu. Aziz Yıldırım döneminin futboldaki altın çağının yaşanacağı yıllar Daum'un bu imzasıyla başlamıştı. Ümit milli takım futbolcuları üzerine nokta yabancı transferlerle kurulan son yılların en hesaplı kadrosu merdivenleri adım adım çıkarken, Daum'un en büyük yardımcısı ilk sezon alınan şampiyonluk olmuştu şüphesiz. Çoğu ümit milli takım seviyesinde 10'dan fazla yeni transferle girilen bir sezonda, son şampiyon Beşiktaş'ın 8 puan gerisinden gelerek şampiyon olmak bu tecrübesiz ekibin özgüven kazanması ve her hangi bir yıkıma uğramadan 3 yıl boyunca Türkiye'yi domine etmesinde büyük rol oynadı.

2003'te atılan temellerin üstüne yapılan takviyelerle üçüncü yılında rakiplerine karşı bütün maçları kazanan bir takım ortaya çıktı. Böyle bir sezonda kaybedilen şampiyonluğun üzüntüsü Aziz Yıldırım'ı bu krizi teknik direktör değişimiyle çözmeye itti ve Daum'un sağlık sorunları sebep gösterilerek kendisiyle sözleşme yenilenmedi. Sahada rakiplerini dize getiren, "Tek Büyük" olma yolunda önemli bir eşiği aşmak üzere olan Fenerbahçe, devre arasında Haluk Ulusoy'u darbeyle göreve getiren "diğerleri" tarafından aşağıya çekildi. Meşhur 14 Mayıs'ın ertesinde en büyük dileğim Aziz Yıldırım'ın kendi döneminin en parlak futbolunu oynayan bu takımı ayak oyunlarıyla alt etmeye çalışanların attığı oltaya gelmemesiydi. Daum ile yola devam ederek "Fenerbahçe Düşmanları"na göz dağı veren ve "Şampiyon Olamayan Teknik Direktör Gider" ezberini bozan adam olmak varken o yeni bir sayfa açmayı tercih etti.

Kulüp için çok önemli olan 2007 yılının öncesinde teknik direktör değişikliği Daum'u takımda tutmaktan daha büyük bir riskti. Bence Aziz Yıldırım zor olanı yaptı ve o sezon lig şampiyonluğunu Zico ile kazanmayı başardı. Ancak ertesi yıl Avrupa'da fırtına gibi esen takım ligde nal toplayınca Mayıs 2006'da bozulmayan ezber "Yürüye Yürüye Şampiyonluk" tabirinde vücut buldu ve Zico'ya patladı. Zico'nun artan maddi talepleri de işin tuzu biberi oldu. Neticede maceralı başlayıp Daum'un oturttuğu sistemle hayat bulan Zico'nun Avrupalı Fenerbahçe dönemi yine kaybedilen bir lig şampiyonluğuyla son buldu.

Son olarak Avrupa Şampiyonu İspanyol teknik adam Aragones ile başlanan sezon bir dibe vurma hikayesiyle sona ererken açılan yeni beyaz sayfanın başında tanıdık bir ismin imzası var. Christoph Daum. Yıl bu sefer 2009...

Daum'un işi bu sefer daha zor. Ondan önümüzdeki yılların iskeletini oluşturmaktan ziyade şampiyonluk bekleniyor. Yani ondan beklenen 2006'da Fenerbahçe'den ayrılmasına sebep olan o "basit" sonuç. Belki çoğunluk değil ama ciddi bir kesim de Daum ile şampiyonluğu garanti görüyor. Bu bir yandan Daum'a olan güvenden kaynaklansa da diğer taraftan lig şampiyonluğunun çantada keklik görülmesinden dolayı olası bir ikincilikte yıkımın büyük olacağını ve "şampiyon olamayan gider" söyleminin tekrarı için yeterli kamuoyunun şimdiden oluştuğunu gösteriyor.

Daum bu sefer ilk sezonunda Avrupa Kupası'na katılacak. Alacağı başarılı sonuçlarla hakkındaki "Avrupa'da başarısız" önyargılarını yıkabileceği gibi Mart ayına taşınamayan bir Avrupa serüveni de hem takımı hem de onu sezon ortasında hedef haline getirebilir.

Daum'un avantajı ise bu sefer eline tecrübesiz bir tayfa alıp zamanının yarısını onlara temel futbol bilgilerini aktarmakla uğraşmak zorunda olmaması. Aziz Yıldırım belki 3 yıllık I. Daum döneminde harcadığı paranın tamamını daha ilk yılında Daum'un hizmetine sunmaya hazır. Ligin zirvesinde Sivasspor ve Beşiktaş dışında eski teknik direktörüyle devam eden takım olmaması da avantajımız. Kilit, ilk yılda alınacak şampiyonluktur. O da bir teknik direktörün ilk sezonunda transferlerdeki isabet ve verime fazlasıyla bağlıdır. Umarım verimli bir transfer dönemi geçirir açılan bu beyaz sayfayı Fenerbahçe formasına eklenecek yıldızlarla süsler uzun yıllar kapatmayız...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Blog Widget by LinkWithin