26 Ekim 2009 Pazartesi

Bu Filmin Sonu Yok !


10 yılı devirdik ve bir Galatasaray derbisi daha "terbiye" ile sonuçlandı. Bu sene aramıza birbirinden gergin yeni talebeler katıldı. Tecrübelilerin ise geçen senelerden ders almadıkları görüldü. "Morartmaya geliyoruz" nidalarıyla yola çıkan Galatasaraylılar'ın büyük kaptanı Arda Alemdar'ın daha maç başlamadan asıp kesmeye başlaması maçın beklediğimizden kolay geçeceğinin habercisiydi. Yıllardır derbilerde sakin olmanın sonuç getirdiğini öğrenemeyen sarı kırmızılılar maça başlamadan sınıfta kaldılar. Maçın rahat geçeceğinin diğer habercisi de şüphesiz önceki dönemde derbi kazanma geleneğini Fenerbahçe'ye kazandıran en önemli isimlerden biri olan teknik direktörümüz Daum'un kadro tercihiydi. (Volkan, Gökhan-Lugano-Bilica-Carlos, Mehmet-Cristian-Emre-Vederson, Alex-Kazım) Hafta içinde Steaua karşısında denediği ve rakibi kendi sahasında deplasman takımı hüviyetine sokan dirençli orta saha anlayışına Alex'i ekleyerek çıkarttığı takımın ortaya koyduğu mücadele Galatasaraylılar'ı çaresiz bıraktı, özellikle de sisteminden taviz vermemekte direnen Rijkaard'ı.

Anahtar: Güçlü Orta Saha

Daum'un güçlü orta sahayla derbi kazanma geleneği Appiah-Aurelio-Deniz-Tuncay dörtlüsüyle son yılında yakaladığı seriye dayanıyor. Ali Sami Yen'de mahalle takımlarına sahayı dar eden uzay takımı Galatasaray'ın Fenerbahçemiz karşısında maymuna dönmesinin altında da bu yatıyordu. Mehmet-Cristian-Emre-Vederson dörtlüsünden başlayan pres Galatasaray'ın iki kişilik orta sahası ve Elano'yu sahadan silerken Keita ve Arda'yı çizgiye hapsetti. Gökhan ve Carlos'un katkılarıyla bunalan rakip kanat oyuncuları çareyi yerlerini değiştirmekte aradılar ama o da bir sonuç getirmedi. Galatasaray'ın tek umudu Fenerbahçeli futbolcuların yorulup oyundan düşmeleriydi ama o da olmayınca Kadıköy'de seri bozmak başka bahara kaldı.

Rakibin en etkili ayaklarını takım halinde müthiş bir yardımlaşma örneği göstererek kilitleyen Fenerbahçe'miz maçın ilk dakikasından itibaren Galatasaray kalesini yoklamaya başladı. Henüz ikinci dakikada Vederson'un top çizgiyi tamamen terketmeden çıkardığı topu Lugano ağlara gönderdi ancak yardımcı hakem özellikle bulunduğu pozisyondan gayet net bir şekilde gözüken nizami golü vermeye belki de henüz ikinci dakikada olduğu için cesaret edemedi. Yine de Fenerbahçemiz'in golü fazla gecikmedi. Alex, Vederson'un ortasında golü buldu ve takımını öne geçirdi. Fenerbahçemiz'in öne geçmesi aslında maçın gidişatına bakılırsa Galatasaray'ın isteyeceği en son şeydi. Bu dakikadan sonra Fenerbahçe presini daha temkinli bir şekilde sürdürdü. İleride Kazım savunmayla boğuşurken ve arkasından gelen Alex paslarıyla ani gelişen Fenerbahçe hücumlarını olgunlaştıran kişi oldu. Devre biterken, özellikle de Alex'in kaçırdığı gol ve Lugano'nun direkten dönen kafasının ardından yaşanan tek endişe geçtiğimiz haftalarda dakikalar ilerledikçe temposu düşen Fenerbahçe'nin bu kadar efor sarf ettikten sonra yorulup yorulmayacağıydı. Zira Fenerbahçe'nin bulduğu pozisyonların büyük çoğunluğu bu presin sonucunda kapılan toplarla gelmişti. Takımın yorulması hem savunmada hem hücumda aksaklıklara yol açabilirdi.

'Kader'lerine Boyun Eğdiler

Fenerbahçe ikinci yarıya da hızlı bir giriş yaptı. Önce Mehmet'in Servet'ten kaptığı topla girdiğimiz pozisyonda Kazım kontrolsüz güç gösterisi yaparak topu Mecidiyeköy'e göndermeye çalıştı. Ardından Alex kalecinin kısa düşen topuyla hareketlendi, penaltı yaptırdı ve kendi kullandığı penaltıyı gole çevirerek farkı ikiye çıkardı. Bu dakikaya kadar Fenerbahçe kalesini rahatsız dahi edemeyen Galatasaray 4 dakika sonra kornerden gelen topu karambolde gole çevirince maça tekrar heyecan geldi. Ancak bu heyecan Fenerbahçe'nin yorulmak bilmeyen futbolcularının da etkisiyle Galatasaray'ın beklentiler altında ezilen yıldızı Keita'yı akılsızca bir hareket yapmaya sevk etti. Roberto Carlos'un yaptığı bir faule haddinden fazla sinirlenen Keita, kendi 'Kader'ini kendi belirledi, attığı yumruğun neticesinde kırmızı kart görerek son dakikalarda yorulma ihtimali olan Fenerbahçe karşısında atılacak tek kurşunu da heba etmiş oldu.

Fenerbahçe'de son vuruşlarda etkili olamasa da rakip savunmayı çok rahatsız eden Kazım'ın yerine oyuna giren Güiza zayıflayan Galatasaray savunması arasından girdiği iki gol pozisyondan birini uzatma dakikalarında gole çevirerek Galatasaray'ın ipini çekti.

Fenerbahçemiz Kadıköy'deki galibiyet serisini 10 yıla taşırken bu süreçteki ilk 3 gollü galibiyetini alıp önemli bir eksiği tamamlamış oldu. :) Galatasaray cephesinde ise hayal kırıklığı ve hüzün hakimdi. Tarihlerinin en görkemli kadrolarından birini kurup, başına birkaç yıl önce Barcelona'yla Avrupa Şampiyonluğu yaşamış Frank Rijkaard'ı getirdikten sonra bir anda Kadıköy'ün yazılı olmayan kurallarını değiştirebileceğini sanan Galatasaraylılar kös kös evlerinin yolunu tuttular. Fenerbahçe'nin karşısına "biz kendi oyunumuzu oynarız, rakip umrumuzda değil" havalarında çıkan Rijkaard'ın ilk ciddi sınavında çuvallaması da kafaları karıştırıyor. Elindeki zengin kadroya rağmen saha içerisinde hiçbir alternatifi olmayan, Barcelona'dan başka hiçbir takımın oynayamadığı kafasındaki yegane sistemi üstelik Sabri, Mustafa Sarp, Gökhan Zan gibi futbolcularla inadına oynatmaya çalışan, 90 dakika sahada varlık gösteremeyen takımına müdahalesi sahadaki oyuncuları daha zinde olanlarıyla değiştirmekten öteye gitmeyen Hollandalı'nın Türkiye'deki çalışma hayatı fazla sürecek gibi gözükmüyor. Üstelik Galatasaray gibi Fenerbahçe'ye üstünlük kuramadığı için tek şansı Avrupa olan bir takımda bu inat daha pahalıya patlayabilir. Biz Avrupa'yı bildiğimiz için söylüyoruz, affetmezler. Rijkaard sisteminden taviz vermeden yoluna devam eder, ona tarihin en değerli kadrolarından birini teslim edenler de Rijkaard ismini gözlerinde büyütüp onu orada tutma basiretsizliğini gösterirlerse bu seri daha nice 10 yıllara taşınır, Türkiye'de Fenerbahçe'ye karşı 'diğer'leriyle alışılagelmiş ittifakını kurmaktan başka çaresi kalmayacak olan Galatasaray camiası, Avrupa'da da 10 yıl öncesinin masallarını DVD'den takip etmeye devam eder.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Blog Widget by LinkWithin