12 Şubat 2010 Cuma

İnsaf


Sakatlıklar ve cezalı futbolculardan dertli bir teknik direktör 3 günde bir maça çıkan bazı as oyuncularını 3-0'lık skor üstünlüğüyle çıkılan maçta dinlendirerek laubalilik yapmış olmaz. Sorumsuz olmanın dayanılmaz hafifliği her konuda ahkam kesmeyi hobi haline getirmiş olsa da, bugün kopartılan yaygara Bursaspor yenilgisine 200 bin dolardan fazla bir değer yüklemiyor. Bir de fazladan kafa ütüler, o ayrı.

Sahaya sürülen 11 de Fenerbahçeli futbolculardan oluşuyor bu arada. Yedek bekledikleri sürece "Daum'un ve Fenerbahçe'nin harcadığı kaliteli ve mazlum futbolcular" olarak anılanlardan bahsediyorum. 3-0'ın rövanşında şans verilince burunlar kıvrılıyor. Onları geçtim bugün forma şansı bulanlar böyle bir maç takviminde, böyle bir skor avantajı varken oynamayacaklar da ne zaman oynayacaklar? Daum'un bu tercihinin laubalilik değil de kadrodaki futbolculara duyulan güven ve onları hazır tutma çabası olarak görülmemesi ancak iyi niyet ile kötü niyet arasındaki farkla açıklanabilir.

Neticede bir tarafsız ve eleştirmen Fenerbahçe taraftarcılığıdır gidiyor. Ağız tadıyla Fenerbahçe'nin turu geçmesine sevinmek mümkün değil. Bir yandan ciddiyet, disiplin masalları diğer taraftan son dakikada Fenerbahçe'nin gol atmasına, yenilerek tur atlamasına sevinemeyecek, gole sevinen futbolcuları eleştirecek kadar büyük bir kibir. Kimin rakibe saygıda sorun yaşadığını kestirmek zor.

Neticede bir maçı kaybettik. Bu ne ilk ne de son. Ama bugün turu geçen taraf da bizdik. Üstelik kart, sakatlık vb. fire de vermedik. Maçı izlerken oluşan gerilimin acısını birilerinden çıkarmak yerine onların 3 yıl üst üste şampiyonluk gibi acayip bir vaadin altında 7/24 kıvrım kıvrım kıvrandıklarını akılda tutmak lazım. Bu arada kadro seçimleriyle ilgili ahkam kesmeden önce özellikle Avrupa'da yola devam edersek gireceğimiz maç trafiğine bakmak insaf duygusuna iyi geliyormuş. Duyurulur...

2 yorum:

  1. selam,

    Sonuctan mutlu olmayan taraftarlardan birisi olarak elestirileri ben de üzerime alindim ve cevap vermek istedim...

    http://ahmet-in-yeri.blogspot.com/

    hocaya bir lafim yok. ben de sizin gibi onun cikarttigi takimi, kadroyu cok uygun buluyorum. geride kapanacak ve saldiran bursanin geride birakacagi bosluklara iyi kosularla sizabilecek iki cok iyi golcü...

    ama ne daum, ne de oyuncular bu oyuna zihin olarak hazirlanmislar, dün net bur sekilde bunu gördük...

    turu gectik ama o tur 90+2 de gelen sansli bir golle saglanabilmis... fenerbahce gibi bir takim 3-0 in rövansinda turu kaybetme noktasina geliyorsa sikayetlenmek hakkimiz bence...

    YanıtlaSil
  2. 90+2'de gelen gole takilirken bir de mac boyunca atilacak bir golun maci bitirecegi dusuncesini akilda tutmakta fayda var. Bu macin stratejisi de anladigim kadariyla bunun uzerine kurulmus. Nitekim maci ilk yaridan bitirme firsatini iki Gokhan ile yakaladik daha Bursaspor bizim kaleyi gorememisken.

    Ben bu yaklasimi zihin olarak maca hazirlanmamak olarak degil de risk almak olarak yorumluyorum. Daum onundeki mac trafigini de dusunerek bir tercih yapti ve risk aldi. Risk almak her zaman elestiriye acik bir husustur ancak son dakikada da olsa hedefe ulasildiysa riski alanin hakkini vermek gerekir. Zira her hangi bir kaybin bedelini ekran basinda gerilenler degil, yine riski alanlar oduyor.

    Yadirgadigim Bursaspor karsisinda 90+2'de gelen golle tur atlamanin memnuniyetsizlik sebebi olmasi. Sevinirken bu kadar secici olmanin ne alemi var. Biz bu ligin cok uzerindeyiz desen daha gecen hafta kendi sahamizda ligin dibindeki Diyarbakir'i yenemedik. O macta da hatalar yaptik, topu kanatlara indirmedik. Ama belki uzatmanin normal suresi oynansaydi son dakikada atacagimiz bir golle galip gelecektik. Fenerbahce gibi bir takim ligin dibindeki Diyarbakirspor'a kendi sahasinda 90+5'te attigi sansli bir golle mac kazaniyorsa buna bal gibi sevinilir, tipki Bursaspor gibi ligin en zorlu rakiplerinden biri karsisinda 180 dakikalik macin uzatma aninda atilan gole sevinilmesi gerektigi gibi.

    YanıtlaSil

Blog Widget by LinkWithin