28 Şubat 2010 Pazar

Kara Şubat


Ay başında 1 Ay = 9 Maç başlığıyla verdiğimiz yazıda maç trafiğinin yoğunluğundan bahsetmiştik. O takvimin başında 31 Ocak'taki Sivasspor maçı galibiyetle sonuçlandı. Şubat'a girdikten sonra ise her maçta puandan fazlasını kaybettik.

4 Şubat: Fenerbahçe 3-0 Bursaspor
Bu ayda oynadığımız futbolun hakkını fazlasıyla aldığımız tek maç Bursaspor maçıydı. Ancak sakatlıklar kervanı Uğur Boral ile bu maçta başladı.

7 Şubat: Fenerbahçe 1-1 Diyarbakırspor
Güiza'nın penaltısının es geçildiği, hakem Koray Gencerler'in maçın uzatmalarını oynatma zahmetinde bulunmadığı maçta 90'da Santos ile 1 puanı ancak kurtarabildik. Ancak Lugano'nun sakatlığı daha sonra başımızı fazlasıyla ağrıtacaktı.

11 Şubat: Bursaspor 3-1 Fenerbahçe
Daum'un birçok as oyuncusunu dinlendirdiği karşılaşmanın son dakikasında attığımız golle turu geçmeyi başardık. Bu ay sevindiğimiz tek maç bu, onda da yenildik.

14 Şubat: Manisaspor 2-2 Fenerbahçe
Belki bu süreçte oynadığımız en iyi ilk yarıydı Manisaspor deplasmanındaki. Ancak Manisa'nın ilk yarının son dakikasında girdiği ilk gol pozisyonunda beraberliği yakalaması maçın seyrini değiştirdi. Son dakikada gelen beraberlik golüne sevinsek mi üzülsek mi bilemedik.

18 Şubat: Lille 2-1 Fenerbahçe
Fransa deplasmanında Vederson'un füzesi umudumuz oldu. Henüz maçın başında hazır olmadan oynayan Lugano tekrar sakatlandı. Lugano'nun yokluğunda yediğimiz basit goller kafa karıştırırken kayıplar da her geçen gün artıyordu.

22 Şubat: Fenerbahçe 2-3 Bursaspor
Kupadaki maça benzer baskılı bir başlangıcın ardından yakalanan 2-0'a rağmen çıkarken kaybedilen topla gelen gol Bursa'nın ümidini maç boyunca korudu. 85'te Bilica'nın dengesiz endirek vuruşu, Crisian'ın kıçına çarpan topun süzüle süzüle ağlarla buluşması, yüklendikçe verilen boşluklar ve 5 dakikada Beşiktaş... Özer'in omzunun çıkması, takım galipken Güiza'nın yuhalanması, taraftarın iflası ayrı olaylar. Fatura kabarık ama burada bitmedi.

25 Şubat: Fenerbahçe 1-1 Lille
Bursa maçından sonra bir kenetlenme yaşandı. Sadece 12 hazır as futbolcuyla çıkılan maçın başında herşeye rağmen gelen üstünlük sayısı bitime 5 dakika kala duran topun ağlarla buluşmasıyla yerini büyük bir hayal kırıklığına bıraktı. Avrupa'ya veda ettik.

28 Şubat: İBB 2-1 Fenerbahçe
1 ayın yorgunluğunu yaşarken kayıplar nedeniyle moraller de bozuk. Aydınus'un sürekli Fenerbahçe aleyhine işleyen "yorum farkı" ile kabus olan Olimpiyat Stadı'nın bir rüya olmadığını anlıyoruz adeta. Hakem yetmiyormuş gibi taraftar takımın ilk yarıdaki iki hücumda imzası olan Deniz'i saf dışı bırakma derdinde. İkinci yarıda beraberliği yakalamış 2'nci golü ararken gole giden Güiza'nın düşürülmesine kırmızı çıkmıyor. Kısa bir süre sonra topa tabanla yükselen iki futbolcudan Alex olanının oyundan atılmasıyla film kopuyor. Takımda 10 kişi kaldıktan sonra neye güvenerek oluştuğu belli olmayan yüklenme hali kaybedilen ilk topta mağlubiyet golünü getiriyor.

Bilanço; Avrupa'ya veda, 4 lig maçında 10 kayıp puan, Türkiye Kupası'nda yola devam. Ortaya konan futbolun karşılığı bu tablo değil. Şubat başında bulunduğumuz yerin uzağındayız. Hem puanlar, hem de Lugano, Mehmet Topuz, Özer, Uğur gibi ilk 11'in değişilmez oyuncularını kaybettik. Ama kaybetmediğimiz tek şey iyi niyetli mücadele. Hakem kararları, kaçan goller, yapılan hatalar bir yana bu takım elinden geleni yapıyor.

Takımın eksiğini yüzüne çarparak değil, verilecek destekle kapatmak bu zorlu yarışta herhangi bir fikstür avantajından daha büyük avantaj sağlar. Şükrü Saracoğlu'nda biletler her maç birileri yuhalansın diye değil kırgınlıklar bitsin takım taraftarıyla kucaklaşsın diye ucuzladı. Kaybedilen puanlar takımın verdiği mücadeleyi gölgelememeli. Şimdi sıra Kara Şubat'ı unutturacak ve Efsane'yi geri döndürecek taraftarda. Antalya maçı miladımız olsun...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Blog Widget by LinkWithin