18 Mart 2010 Perşembe

...lüküçlüküçlüküçlüküç...


Ligde son 7 haftaya girilirken ligin son sırasında yer alan Darüşşafaka'ya deplasmanda yenilerek liderliği yeniden Efes Pilsen'e devrettik. Bu sonucun hayal kırıklığı sebebi olması kadar normal bir durum yok ancak biz şikayet etmekten ziyade bir durum tespiti yapalım.

Maçın istatistiklerinde ön plana çıkan ilginç bir nokta var. Takımın tercihlerini özetleyen ve kötü sonuçlarla da az çok ilintili olan bu unsura özellikle Ömer Aşık'ın sakatlanmasından sonra daha sık rastlar olduk. Bu durum özetle dış atış tercihlerinde sınırların zorlanması ya da iki sayıya tenezzül edilmemesi olarak açıklanabilir. Darüşşafaka karşısında takımın iki sayılık atış denemesi(32) üç sayılık atış denemesinin (36) altında kaldı. Üç sayılık yüzemiz de (% 25) oldukça kötü olunca yenilgi ihtimali artıyor haliyle.

Bu maçın istatistiksel açıdan bir benzeri de 17'inci haftada oynanan ve kaybettiğimiz Banvit maçıydı. Ligdeki üçüncü yenilgimizi aldığımız maçı yüzde 29 gibi düşük bir üçlük yüzdesi, 31 üç sayı ve 24 iki sayı denemesi ile tamamlamışız. En uç örnekler bunlar. Bu iki maçın dışında üç sayı denemelerinin iki sayı adedine oldukça yaklaştığı benzer maçlar da var. Onlarda üç sayılık atışlardaki sezon ortalamamız olan yüzde 39-40'ın üstünde bir yüzde tutturarak yenilgiler almaktan kurtulmuşuz.

Peki yüzdeler çok fazla üçlük kullandığımızdan dolayı mı düşük, yoksa boyalı alanı yeterince kullanmadığımızdan dolayı mı? Bence sezonun en kötü dış atış yüzdelerine pota altına top indirmekte ısrarcı olmadığımız bu iki maçta ulaşmamız tesadüf olamaz. Bunda elbette Ömer Aşık'ın sakatlığının da payı büyük. Zira Ömer'in sakatlığından sonra maç başına kullandığımız iki sayılık atış denemesi ortalama 7 azalırken 3 sayılık atış denemeleri 7 artmış. Kadrodaki kısa oyuncu zenginliği ortada uzun kalmayınca kendisini işte bu şekilde gösteriyor. Elinizdeki tek uzun sırtı dönük oyunda kısıtlı yeteneklere sahip, pasör özelliği olmayan bir atlet olunca da kısalar bombardımana başlıyor.

Teknik ekibin bu dengesiz kadronun oluşumunda katkıları ne kadardır bilemem ama, pota altı oyunlarında ellerinden geleni yaptıklarını kabul etmek gerekir. Zira Ömer'in sakatlığından sonra, özellikle Ukic ve Mirsad'ın katılımıyla pota altı kullanma eğilimi ciddi biçimde artmıştı. Buna paralel olarak sonuçlar da memnun ediciydi. Ekran başında elde bu kadar etkili silah varken neden bu işler istenildiği gibi gitmiyor diye soruyorsanız cevabı aslında bu istatistikler ve uzunların sağlık durumunun paralelliğinde yatıyor. Kadrodaki asimetriklik, şut tercihlerini de böyle çarpık bir hale sokabiliyor. Sahada işler istendiği gibi gitmeyince Semih'e top indirmektense elimizdeki envaiçeşit şutörün yüzdeli bileklerine bakmaya başlıyoruz. Pota altı rakip için bir tehdit olmaktan çıkınca da sertleşen dış savunmacılar dış atış yüzdelerimizi göçertiyor.

Neyse ki, Oğuz Savaş cezasını tamamladı. İnşallah Ömer Aşık da kısa zamanda dönüş yapar da şu sıkışınca dış atışa bel bağlayan oyun tarzını mümkünse bir daha görmeyiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Blog Widget by LinkWithin