26 Ağustos 2010 Perşembe

10'suz oynamaya ne kadar hazırız?


Yediğimiz birbirinden saçma üç golün ardından Trabzonspor maçı hakkında sağlıklı bir yorum yapmak kolay değil. Ancak tartışmalar bir şekilde sonuca göre şekilleniyor. Üstelik ortada olağandışı bir tercih ve puan kaybı olunca oklar da ister istemez Aykut Kocaman'a çevriliyor. Herşeye rağmen Aykut Hoca'nın tercihlerini mantıklı bir zemine oturtmak zor değil. Ancak radikal kararlar almak için en azından geçen sezonun sonundaki ritmimize ulaşana kadar sabretmek en sağlıklı tercih olacaktır.

Zamansız ısrarlar hem Aykut Hoca hem Fenerbahçe'nin geleceğini tehdit ediyor. Aykut Kocaman'ın da bunun farkında olduğuna eminim. Bu nedenle de köklü değişikliklerden önce 16 Mayıs'ta yıkılan takımın tekrar kendi ayakları üzerinde yürümesini sağlamak için çalışacağına, bunu yapmak için de Alex'ten faydalanacağına inanıyorum. Trabzonspor karşısına çıkan 11, Semih-Alex tercihine rağmen, kağıt üstünde 16 Mayıs'ta Trabzonspor'u ceza sahasına hapseden takımdan kötü bir takım değil, aksine çok daha vasıflı bir forveti ve kanat alternatifleri var. İster fiziksel eksiklik deyin, ister mental, isterse de taktik; takım ne bizim istediğimiz, ne de Aykut Kocaman'ın istediği seviyede. Ancak sorunu Cristian'ın yatarak müdahele yapmaması veya Bilica'nın antipatik dengesizliğine indirgemek ne kadar doğrudur, ondan emin değilim. Transfer elbette birşeyleri çözer ama eldeki malzemeden ne kadar verim alabiliyoruz onu sorgulamak gerekiyor. Toparlanmak için başta sabırlı olmaya sonra da eldeki en sağlıklı, verimli, güvenilir ve hazır oyuncularla sonuç almaya ihtiyacımız var.

Diğer taraftan Aykut Hoca Trabzonspor karşısında orta sahada elindeki bütün "çift yönlü" oyuncuları aynı anda kullandı. Özer, Emre, Topuz üçlüsü eldeki malzemenin en iyileri. Özer'in hazır olmamasının da bunda etkisi olabilir ama Trabzonspor orta sahası karşısında bu üçlünün yanında Cristian da olmasına rağmen yeterince aktif olamamak ciddi bir soru işareti. Ancak bu soru işareti Mehmet-Özer-Emre üçlüsünün yeterli olup olmamasından ziyade kadro derinliğinden kaynaklanıyor. Zira değil "çift yönlü" alternatif, kadroda Selçuk'tan başka orta saha oyuncusu yok. Uzun lig maratonunda bu 5 kişiden 2 tanesinin aynı anda sakatlık veya ceza nedeniyle eksik olma ihtimalinin -özellikle tempo yapmaya çalışacak bir takımda- oldukça yüksek olacağını tahmin ediyorum. Bu nedenle kadro derinliğinin Alex'i ilk 11 planları dışında tutmak için yeterli olmadığı kanaatindeyim. Bu nedenle Alex bir süre daha tahtaya adı yazılan ilk oyuncu olmaya devam edecek gibi gözüküyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Blog Widget by LinkWithin