26 Kasım 2009 Perşembe

Litvanya'da Hayata Döndük

Damir Mrsic
Euroleague gruplarında ilk maçları tamamladık. Fenerbahçe Abdi İpekçi'de ağırladığı grubun iki favorisi Barcelona ve Siena'ya yenilmesine rağmen deplasmanda aldığı Asvel ve Zalgiris galibiyetleriyle toparladı ve alttaki gruptan kendisini kurtardı. Takım içinde oyuncuları bir araya getirmek için ne yapılıyor bilmiyorum ama üst üste alınan mağlubiyetler, yüksek sesle dile getirilmeye başlanan teknik kadro değişimi söylentileri üzerine Zalgiris karşısında maça kendisini beklediğimden daha fazla veren bir takım vardı sahada. Yeterli olmasa da istekli bir savunma ve daha da önemlisi hücumda alternatifler arayan bir takım görmek umutlu olmak için önemli.

Sene başında birkaç maç üst üste 3-5 asist ile maç tamamlayan takımın Solomon ayrıldıktan sonra Greer ve Mrsic'in önderliğinde 14 asist yapması sevindirici. Belki Solomon'un gidişinden sonra oyun kurucu pozisyonunda bir eksiklik var gibi gözükse de kısa rotasyonundaki şişkinliği almak takımı daha dengeli hale getirdi. Kinsey, Giricek, Solomon, Greer ve hatta Türkiye Ligi'nde yabancı kontenjanı nedeniyle daha uzun süreler alan Ömer Onan gibi kenarda oturtması güç olan oyuncular arasındaki dakika dağılımını hepsini memnun edecek şekilde yapmak neredeyse imkansızdı.

Diğer çözülemeyen husus da 4 numara eksikliği ve Mirsad'ın hala takıma katılmamış olması. Transfer yapılmayacağı açıklaması dışında herhangi bir detay verilmediği için bunun sebepleri hakkında ancak fikir yürütülebilir. Belki Enes'in dönmesini bekliyorlardı, belki de diğer uzunlarla idare edebileceğimizi düşündüler. Neticede Mirsad ikinci yarıdan itibaren takımdaki yerini alırsa bu dönemi hasarsız atlatmamız mümkün. Sezon başındaki oturması imkansız gibi gözüken kadro için bu geçiş dönemi biraz sert oluyor ancak kadrodaki uyumluluk emarelerini görmek herhangi bir transferden daha sevindirici. Nitekim mevcut kadroyla bir ritim yakalayabilirsek Mirsad'ın katılması takımı bozmaz fakat özellikle yabancı bir transfer yapmış olsaydık Mirsad'ın dönüşü yeni sorunlar doğurabilirdi.

Takım zamanla toparlanacaktır. Barcelona, Siena gibi elit takımlarla deplasmanda henüz mücadele edecek durumda değiliz belki ama bize daha yakın bütçeleri olan takımları kendi evlerinde yenebiliyoruz. Bu da değeri bilinmesi gereken bir özelliğimiz. Tabi dışarıda yendiğimiz rakipleri içeride çok daha rahat geçeriz demek isterdim ama bu takımın üzücü bir istatistiği var. O da takımın iç saha performansının deplasmandaki ile neredeyse aynı olması. Takımla ilgili hiçbir konuda olmadığım kadar umutsuz olduğum bir konu olsa da bunu değiştirecek olan da Fenerbahçe taraftarının "büyüklüğünü" icraata dökmesidir. İşte o zaman deplasmanda yendiklerimiz Türkiye'ye kültür turizmi kapsamında gelirler, elitler de belki yine bir iki kez sıçrarlar ama üçüncüde kabusları oluruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Blog Widget by LinkWithin